HER ŞEY GÜZEL OLSUN

Münir Bağrıaçık / DieGazete.de

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında, dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım tam bir demokrasi sınavından geçiyoruz. Yakın tarihimizde mayısların önemi malum. Yine bir mayıs ve Türkiye için gerçek bir demokrasi sınavı olacak. “Türkiye Yüzyılı” söylemi mi, yoksa “Hepinize söz, Türkiye kazanacak” söylemi mi yarışı önde bitirecek? İlmik ilmik örülen bir yüzyılı geride bırakmaya hazırlanılan bir süreçte ülkenin önünde onca sorun duruyor. Pazartesi günü iktidar olan elbette bir çözüm üretmek için kolları sıvayacak. Ama nasıl ve kim, ya da kimler bu görevi üstlenecek?

11-12 yaşlarında çocuktum. Karaoğlan rüzgarının estiği 1973 seçimlerine çocuk halimle tanıklık ettim. Üzerinden 50 yıl geçti. Bu yarım asırlık süreçte gençlik yıllarımda “12 Eylül Askeri Cuntasını” da, Bermuda şortu ve terliğiyle askeri merasime katılanı da, dün dündür, bugün bugündür diyeni de, kadayıfın altını da, kanlı mı kansız mı olacak göreceksiniz söylemini de gördük. 22 yıl önce demokratik bir yolla iktidara gelenler, 15 Temmuz’da yaşanan malum darbe kalkışmasından güçlenerek çıktı. Ama Türk halkının 200 yıllık demokrasi yolculuğunda, ilk kez bir kampanya sürecinde kullanılan söylemler, kullanılan dil ile karşılıklı suçlamalar, yaratılan derin bir kutuplaşma ikliminden dolayı son virajda yaşanan gerilim, Türkiye siyasetinin geldiği noktanın göstergesi.

9 Mayıs’ta yurt dışı oy kullanımı sona erdi.

Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları, Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimi için bir buçuk milyonu Almanya olmak üzere toplam 3 buçuk milyon oy hakkına sahipti. Yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı insanımız, 73 ülkede bulunan 151 temsilcilikte ve 16 merkezde 5 bin 114 sandıkta oy kullandı. Vatandaşlar başta Almanya olmak üzere bulundukları ülkelerde 9 Mayıs’a kadar sandık başında oylarını verdi. Bu sefer yurt dışı temsilcilikler daha iyi organize olunduğu için rekor katılım sağlandı. YSK’ya göre bir milyon 694 bin 531 kişi vatandaşlık görevini yerine getirdi. Yurt dışında yaşamlarını sürdüren 3 milyon 416 bin seçmenin neredeyse yarısı özellikle de Avrupalı Türklerin katılımı yüzde 53,19 olarak belirlendi.

Almanya’da 13 Başkonsolosluk ve belirlenen diğer seçim noktalarında kullanılan oy sayısı 732.776 olarak kayıtlara geçti. Bir önceki seçimlerde bu oran yüzde 33 civarında kalmıştı. Ardından da oylar diplomatik kurye aracılığıyla aralarında partililerin de bulunduğu uçaklarla başkent Ankara’ya gönderildi. Yurt dışındaki Türkler, özellikle de benim de aralarında bulunduğum 125.479 kişi de sınır kapılarında sandığa gittik. Bendeniz de Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Berlin’e dönüşte oyumu kullandım. Bizim gerek yaşadığımız ülkede, gerekse gümrük kapılarında kullanılan oylarımız Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde direkt adayların hanesine yazılıyor. Milletvekilliği seçiminde ise illerin seçmen sayısı ve partilerin oy oranlarına göre dağıtılıyor.

Demokrasinin en son noktasıdır sandık. Ama gelin görün ki Hollanda ve Avustralya’da yaşananlar insan onuruna, demokratik teamüllere aykırı. Avustralya’da ne kadar olduğu belirtilmedi. Ama Hollanda’da tespit edilen 255 pusulada mühür olması devletin tüm kurum ve kuruluşlarında demokrasiyi sindiremeyenler olduğunun göstergesiydi. Sorun şimdilik yargıda çözülecek gibi görünüyor. Diğer yandan Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolun temel taşlarından birisi olan Erzurum’da ve Antalya gibi kanımca Türkiye’nin ikinci dünya kentinde yaşanan istenmeyen olaylar da gelinen son noktanın göstergesiydi. Dileriz seçim günü hiçbir sorun yaşanmadan demokratik süreç işler.

Ancak Ruslar mı devrede

ABD seçimlerinde, hatta Almanya’da seçimleri manipüle (etkileme ya da yönlendirme) çabasında oldukları belirtilen Rus bilgisayar korsanlarının bu seferki hedefi Türkiye mi? Ruslar “Biz bu işte yokuz” dese de, her şey mümkün. Dünya genelinde Türkiye’nin durumu, stratejik ve siyasi konumu ortada. Türkiye’ye ilgisi olan her ülke merakla sonuçları beklerken, Ruslarla ilgili iddia 15 Mayıs sabahına nasıl taşınacak, hep birlikte göreceğiz.

Hayat bazen seçenekler sunar.

Artık nefesler tutuldu ve sandıktan çıkacak sonuç bekleniyor. Ancak İnce’nin çekilmesi ne anlama geliyor? İyi yorumlamak gerekiyor. İnce, ikinci kez hayal kırıklığı yarattı. Üçüncüsü olur mu bilinmez. Ancak bugünkü pencereden İnce’nin artık siyasi geleceği olur mu, bu da tartışmalı. Hayat insana seçenekler sunar. İnce için de önünde üç seçenek var. İnce, Halil İbrahim sofrasında kendine yer bulur mu? Ya da geçmişte Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş örneklerinde olduğu gibi AK Parti şemsiyesi altında bir koltuk sahibi olur mu? Bilinmez. Üçüncü seçenek emekli öğretmen olarak hayatını Bodrum’da sürdürmesi. Ama tam bu nokta da Muharrem İnce deyince akla ne geliyor. İşte asıl soru bu.

Oysa 2018 seçiminde Cumhurbaşkanı adayı olan İnce, yüzde 30’dan fazla oy almıştı. O zaman “Ne yapayım, adam kazandı” diyen İnce ile bir yıl sonra İstiklal Caddesinde karşılaştığımızda bendenize CHP’nin neferi olduğunu ve Ekrem İmamoğlu’nun kazanması için çalıştığını söylemişti. Köprünün altından çok sular aktı. Bugün gelinen nokta malum. Muharrem İnce için kaset komplosu son üç güne damga vurdu. Ancak İnce çekilmesinin asıl nedeninin kasetle ilgisi olmadığını da söylemekte bir bahis görmedi. Buradaki soru ise, yurt dışında yaşayan yurttaşlarımızın İnce’ye verdiği oyların durumu ne olacak? Ah be İnce!

Bu cumhuriyet için çok bedel ödendi. Ama hep bir yarın vardır. Yarınlarının sonu da dostlar, mahşerdir. Tabii inananlar için mahşer.

Seçimler ikinci tura kalırsa

Bu satırlar yazılırken çekildiğini açıklayan İnce henüz Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmamıştı. Ancak ola ki seçimler ikinci tura kalırsa, Cumhurbaşkanlığı seçimi için tekrar sandık başında olacağız. 19 Mayıs’ta YSK tarafından kesin seçim sonuçları Resmi Gazete ile radyo ve televizyonda ilan edildikten sonra 20 Mayıs’ta yeni seçim süreci başlayacak ve Gümrük kapılarında ve yurt dışında oy verme işlemi 24 Mayıs’a kadar gerçekleşecek. Türkiye’de ise 28 Mayıs’ta tekrar sandığa gidilecek.

Dileriz ki bu seçimlerin sonucunda, kim oyunu nereye verirse versin, kazanan yeter ki Türkiye ve demokrasi olsun. Bir de her şey güzel olsun…

(c) Fotoğraflar: Hüseyin İşlek, Münir Bağrıaçık ve AYPA.TV

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*