İki yıl sonra Korona tedbirleri nedeniyle oynanamayan müzik dans ve kahraman kadınları anlatan Kibele’nin Kızları iki yıl sonra sahnelere döndü.
Münir Bağrıaçık / DieGazete.de
Berlin Türk Musikisi Konservatuarı BTMK’nin yapımcılığını üstlendiği, Yazar, oyuncu, yönetmen, gazeteci, radyo sunucusu, yoga eğitmeni Arda Eşberk’in senaryosunu yazıp yönettiği, koreografisini BEM Türk Halk Dansları Topluluğu’nun kurucularından Sinem Karademirli- Özyavuz’un başrolünü üstlendiği “Kibele´nin Kızları” “Kybele’s Töhter” adlı müzikli ve danslı tiyatro oyunu büyük alkış aldı.
Berlin Reinickendorf Belediyesi Ernst-Reuter-Saal Tiyatro salonunda sahnelenen müzikal oyunu Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı, Avrupa Birliği Sorumlusu Büyükelçi Faruk Kaymakçı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Almanya Büyükelçisi Ahmet Başar Şen, Elçi Müsteşar Fulya Yücekök, Berlin Başkonsolosu Rıfkı Olgun Yücekök, Berlin SPD li Eyalet Milletvekili Derya Çağlar, Reinickendorf İlçesi Belediye Başkan Yardımcısı Emine Demirbüken-Wegner, ünlü bestekar Dr. Alaeddin Yavaşça’nın eşi Ayten Yavaşça ile birlikte Berlin’deki bazı STK temsilcileri ve çok sayıda sanatsever izledi.
Kibele’nin Kızları, ana tanrıça Kibele’den, günümüze insanlık tarihinin çeşitli döneminde, dünya kadınlarının yaşamın her alanında sayısız zorluklara ve karşılaştıkları engellere rağmen, yılmadan usanmadan verdikleri büyük mücadelenin yolculuğu anlatılıyor. Müzikal oyununun yazarı ve yönetmeni Arda Eşberk, Koreografi ve danslarının düzenlemesini Sinem Özyavuz yaptı. Merkezi Stuttgart’a bulunan BEM Türk Halk Dansları Topluluğu’nun 8 dansçısı da Kibele’yi canlandıran Sinem Özyavuz ile ana tanrıça Kibelen’nin büyük aşkı Attis’i canlandıran Arda Eşberk’e eşlik etti.
Savaş, kültür, sanat, resim, moda, tıp alanlarında ki kahramanlık öykülerinin anlatıldığı çoğunluğu ilk kez sahne deneyimine sahip kadının rol aldığı müzikal oyunun tek profesyonel oyuncusu olan ve Kara Fatma‘yı canlandıran Çiğdem Özkurt-Spickermann’ın performansı sırasında duygulu anlar yaşandı. İstiklal Savaşı’nın simge kadın kahramanlarından olan Kara Fatma’nın göğsünden Türk Bayrağı çıkarması ayakta alkışlandı.
Oyunda tarihteki kahraman kadınlardan Jeanne D´arc’ı Didem Işık, Maya Angelou’yu Gülay Başaran, Rita Levi-Montalcini‘yi Gülşen Mantaş, Frida Kahlo’yu Şirin Tüfekçi, Manal al-Sharif’i Antika Özdemir oynarken, Ruth Bader Gingsburg’u bir süre önce hayatını kaybeden Sevgi Kırıcı’nın yerine Nihan Dilek seslendirdi. Coco Chanel rolünü üstlenen Muhterem Çen ise aynı zamanda oyuncuların tüm kostümlerini dizayn eden, modacı olarak ayrıca alkışlandı. Scherpa Secrets of Mallorca markasının kurucusu Gamze Karslıgil de oyunun tarihsel sürecine uygun ve özgün takı tasarımlarıyla büyük beğeni topladı. Almanca alt yazı ile sahnelenen oyunun sunuculuğunu yapan Ebru Okatan, zarafeti ve özgün kıyafetinin yanısıra duru Türkçesi ve mükemmel Almancası ile ilgi odağı oldu.
Berlin Reinickendorf Belediyesi Ernst-Reuter-Saal Tiyatro salonunu dolduran sanatseverlerin ayakta alkışladığı oyun sonrası seyirciler resim çektirmek ve onları kutlamak için adeta bir biriyle yarıştı. İlk kez 8 Mart 2020 tarihinde, Dünya Emekçi Kadınlar Gününde Berlin UFA Fabrik’de sahnelendiğinde büyük ilgi ve beğeni toplayan Kibelenin Kızları Korona salgını nedeniyle ertelendi. Korona tedbirlerinin bir nebze olsa gevşemesinin ardından yeniden sahnelenen oyun öncesi sanatseverler salona 3G kuralına göre alındı. Aşısı olmayanlara da salona girişte hızlı test yapıldı.
Kibele’nin Kızları oyununun ardından Arda Eşberk, Sinem Özyavuz’u kutlayan Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Faruk Kaymakçı; “Gözlerim dolu dolu izledim. Oyun bir eğitim projesine dönüşmeli ve Türkiye’de turne yapıp, Kibele’nin Kızları’nı tüm gençlerimizin izlemesini sağlamalıyız. İlk turne Gaziantep’teymiş. Mutlaka izlemeye geleceğim. Belediye Başkanımız Fatma Şahin ile de oyun için görüşeceğim” dedi. Türkiye’nin Almanya Büyükelçisi Ahmet Başar Şen de Eşberk ve Özyavuz ile BTMK’nin sahibi Halime Karademirli’yi kutladı ve “Harika bir akşamdı. Oyunda çok büyük emek var. Bu oyunun geniş kitlelere ulaşması için elimizden geleni yapacağız” şeklinde konuştu.
İş ve sanat dünyasından tanınmış isimleri de Kibele’nin Kızları oyununa her türlü destek vereceklerini bildirdi. Dr. Alaeddin Yavaşça’nın eşi Ayten Yavaşça Kibele’nin Kızları oyunun Berlin’de sahnelenmesinden büyük mutluluk duyduğunu belirtti ve “Başta Sinem Özyavuz ve Yapımcı Halime Karademirli’yi kutluyorum. Hayranlıkla izledim. Ama kıskandım da. Zira bu muhteşem oyun mutlaka Türkiye’de de seyircisiyle buluşmalı. İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde de sahnelenmesi için Kültür Bakanımız ile görüşeceğim” şeklinde görüş belirtirken. Berlin Antik Kent Antakya Dayanışma Derneği Başkanı BWK Meslek Eğitim Okulu sahibi Nihat Sorgeç de Kibelenin Kızları oyununun Antakya’da sergilenmesi için Valilik ve Belediye ile temasa geçeceği bilgisini verdi. Berlinli iş kadını Belgin Kaplan da, ev kadınlarından oluşan 8 kahraman kadının sergilediği performanstan duyduğu mutluluğu ifade etti. Belgin Kaplan Berlinli kadınların içindeki kahramanlığı uyandırmak için neler yapılabileceği konusunda birlikte çalışma önerisi getirdi.
Kibele’nin Kızları oyununun çıkış noktası ise Kybele ve Attis’in Aşkı
MÖ 386- MÖ 456 yılları arasında yaşamış komedya yazarı Aristofanes’e göre ilk insanlar iki cinsiyeti bir arada bulunduracak şekilde iki cinsel organ, iki yüz, dört el, dört bacak ile yaratılmıştı. Tanrıları tedirgin eden ve gücünden korktukları bu yaratıkları bölmeye karar verir Zeus. Oğlu Apollon’un yardımıyla onları ikiye böler bu şekilde düzen sağlanmış olur.
Oyun yazarı Aristofanes de bu noktadan hareketle “Aşk her insanda mevcuttur, aslımızdaki diğer yarımızı arar, iki kişiden bir kişi yapmaya çalışır ve insan doğasından kaynaklanan yarasına ilaç olur. Her birimiz bir bütünün insan eşleşen yarılarıyız ve her birimiz bize uyacak o diğer yarımızın arayışı içindeyiz” der. İşte Attis ve Kibele’nin aşkı da aynı özden gelen bu iki varlığın aşkıdır. Zeus bir gece rüyasında kendisinin bile hâkim olamayacağı güçte bir yaratık görür. Bu yaratık Kibele’dir. Aslında o şimdiki haliyle bildiğimiz tanrıça Kibele değildir. Çift cinsiyetlidir. Yani her iki cinsi bir arada bulunduracak kadar cazibelidir. Zeus’un rüyası gerçeğe dönüşür ve Kibele tüm ihtişamıyla ortaya çıkar. Zeus onu öldürmek ister ve güzellik tanrıçası Afrodit bu kadar cazibeli bir varlığın öldürülmesine karşı gelir ve sonuçta Kibele’nin erkeklik organı kesilir. Bu organın düştüğü yerde bir badem ağacı oluşur.
Ağacın olgunlaşması ve yer düşen ilk mahsulün meyvesi yere düştüğünde bundan bir erkek çocuk doğar. Bu doğar doğmaz keçiler arasında kalır ve kendini keçi (Lupercalia) sanır. Bu çocuk Adonis kadar yakışıklı olan Attis’tir. Attis Kibele’nin diğer yarısıdır. Aynı özden doğmuşlardır. Ancak Attis kendini ve Kibele’ye verdiği sözü unutur. Pessinus kralının kızına aşık olur. Kibele bu durumun verdiği kıskançlık ve kızgınlıkla Attis’i çıldırtır. Deliliğin etkisiyle kendini hadım eden Attis’in acısına dayanamayan Kibele onu bir çam ağacına dönüştürerek kahramanın yolculuğunu sonsuzluğa bağışlar! (Kaynak: www.salom.com.tr)
İlk yorum yapan olun