Münir Bağrıaçık | DieGazete.de / Stuttgart – Berlin
Almanya Korona salgını sürecinde süper bir seçim yılı yaşıyor. Geçtiğimiz hafta sonu ülkenin en güzel köşelerinden olan Baden Württemberg ve Rheinland-Pfalz’da eyalet, Hessen’de de yerel seçimler vardı. Bu süper seçim yılı startının Almanya için önemi büyüktü. Zira Korona salgın sürecini geçen yılın son baharına kadar iyi yöneten Merkel hükümeti ve CDU, son 6 ayda deyim yerindeyse çuvalladı. Yaşanan aşı karmaşasına, milletvekillerinin karıştığı maske alım skandalları gerek partiyi, gerekse Merkel hükümetini zor durumda bıraktı. En çok da çiçeği burnunda genel başkan, Türk ya da göçmen dostu olarak bilinen Armin Laschet’in durumunu zora soktu. Laschet, genel seçimlere kadar yaşananlarla nasıl baş edecek, şimdiden kestirmek zor. Diğer yandan bu iki eyalette tarihinin en kötü sonuçlarını alan CDU’nun genel seçimlere nasıl gireceği ve nasıl bir sonuç alacağı merak konusu.
Bu arada Korona sürecinde özellikle güven konusunda adete tavan yapan Merkel ve kabinesi karşısında kamuoyu yoklamalarında oy kaybeden Yeşiller, dijital parti kongresinin ardından toparlanmaya geçmişti. İlk yansıması da Baden Württemberg’de görüldü.
Sandık yeterli ilgiyi gördü mü?
Baden Württemberg’te yaklaşık 7 milyon 670 bin kişi oy kullanma hakkına sahipti. Mektupla ya da sandık başında oy kullananların sayısı ise 4 milyon 895 binde kaldı. Böylece bir önceki seçime göre 517 bin daha az oyun kullanıldığı görülüyor. Baden Württemberg eyalet başbakanlığı görevini bu dönemde sürdürmesi beklenen 73 yaşındaki Winfried Kretschmann’ın partisi Yeşiller’in 37 bin 204 oy daha az alsa da, eyalet genelinde oy oranlarını 2 puan artırdıkları görüldü. Yeşillerle birlikte kazanan bir başka parti de Hür Demokratlar yani FDP oldu.
Kazanan Türkiye Kökenliler
Bingöl‘ün Adaklı ilçesinin Elmaağaç köyünde 1966 yılında doğan ve 12 yaşında Almanya’ya gelen Muhterem Aras’ın yolculuğu parlamento başkanlığına kadar uzanıyor. Geçtiğimiz dönem meclis başkanlığı yapan Stuttgart birinci bölgeden Muhterem Aras (55) yeniden Parlamentoya girdi. Yeniden başkan seçilir mi şimdiden kestirmek zor. Ancak #WirfürStuttgart sloganının kendileri için sadece bir seçim kampanyası sloganı olmadığını belirtiyor ve “Ekip olarak siyasi çalışmalarımızı eyalet parlamentosunda da ele alacağız. İklimin korunması, yenilikçilik ve gerçek dayanışma içinde olacağız” diyor. Muhterem Aras ile birlikte geçmişte çok özel anılarım ve dostluklarımın bulunduğu Göppingen’den Ayla Çataltepe, Konstanz’dan Neşe Erikli (40), Bietigheim-Bissingen’den Tayfun Tok da (35) Yeşiller milletvekili olarak parlamentoya girmeyi başardı.
Kaybedenler Kulübü
Bir önceki seçimlere göre 279 bin oy kaybeden CDU 2,9 oranında oy kaybetti. Federal Hükümet’in büyük ortağı SPD de % 1,7 oy kaybına uğradı. CDU ve SPD’nin kayıpları iktidar olmaları nedeniyle yaşananlara bakınca ya da sandığa gitmeyenlere bakılınca anlaşılabilir.
Peki AfD’ye ne oldu? Eyalet genelinde % 5,4’lük oy kaybıyla sadece 473.309 oy alabildi. Böylece tam 336.255 oy kaybına uğradılar. Peki İslam ve göçmen karşıtı sağ popülist AfD neden oy kaybetti? Asıl soru da bu. Her ne kadar artık AfD gerçeğiyle bu ülkede yaşayan bizler yaşamaya devam edecek olsak da, AfD bu kez kaybedenler kulübüne dahil oldu. Demem o ki “sağ politikalar” ya da düşüncelere seçmen tarafından bir anlamda dur denildi.
Bundan sonra ne olur?
Böylece Yeşiller 58, CDU 42, SPD 19, FDP 18, AfD yine de 17 sandalye kazanarak parlamentoya girmeyi başardı. 158 kişilik parlamentoda Yeşiller açısından artık hükümet kurmak için CDU’nun dışında, SPD ve FDP formülü ya da seçeneği de gündemde. Siyasi kulislerde 73 yaşındaki Winfried Kretschmann’ın bir süre Başbakan olarak kalacağı, ardından görevini Cem Özdemir’e devredeceği de konuşuluyor. Cem Özdemir görevi kabul eder mi? Ya da Özdemir’e eyalet başbakanlığı yeter mi? Bunu zaman gösterecek.
Rheinland-Pfalz’da zafer SPD’nin
Diğer yandan Rheinland-Pfalz’da da SPD’nin başarılı kadın yüzü Malu Dreyer, küçük de olsa ki 0,5 oranında oy kaybına rağmen tam bir zafer kazandı. CDU ise yukarıda değindiğimiz nedenler göz önünde alınınca, % 4,1’lik oy kaybıyla tarihinin en düşük oranına geriledi. FDP de 0,7 oranında oy kaybı yaşasa da parlamentoda yerini aldı. AfD Rheinland-Pfalz’da da oy kaybetti. Öyle ki, bu sonuç 3 milyon 100 bin civarında oy hakkına sahip halkın sağa, ya da sağ söylemlere tahammülünün olmadığının göstergesi bir orandı. AfD en büyük oy oranı ile yüzde 4,3 kaybı bu sözlerimizin kanıtı gibi. Burada da Yeşiller, yüzde 4 oranında oylarını artırdı. Bu sonuç aynı zamanda kazanan tek partinin Yeşiller olduğu gerçeğini de ortaya koydu. Rheinland-Pfalz’da bundan sonra neler olabilire gelince. Seçim öncesi olduğu gibi SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan koalisyon hükümetinin devam edeceği genel kanı. Bu durumda da federal düzeyde iktidar olan CDU, bu iki eyalette muhalefette olacak gibi görünüyor.
Oradaydım
Geçtiğimiz hafta üç dört günlüğüne Stuttgart’a gittim. Aslında tesadüf bir gezi oldu. Ama seçim öncesi az da olsa kentin, özellikle de yurttaşlarımızın nabzını tutma şansım da oldu. Orada edindiğim genel kanı ise seçmenin Korona salgın sürecinde sandıktan çok, mektupla oy kullanmayı ve sağ yerine yeni söylemleri tercih ettiği yönündeydi. Radyodaki yayınlarımda da tuttuğum o nabzın verdiği verilerle sözlerim her iki başbakanın yani Kretschmann ve Dreyer’in koltuklarını koruyacağı oldu.
Stuttgart gezim sırasında kendisiyle görüşme olanağı bulamadığım kadim dost, Almanya Türk Toplumu TGD eş genel başkanı Gökay Sofuoğlu’na da seçim sonuçlarını nasıl okumalıyız diye sordum. Ondan gelen yorum ise çarpıcıydı: “Son eyalet seçimleri Almanya’da siyasi haritanın her geçen süre içinde yeniden şekillendiğini göstermesi açısından çok önemli veriler içermektedir. Protesto partisi olarak ortaya çıktığı düşünülen AfD artık kalıcı partiler arasında yerini almıştır. Her ne kadar oy kayıpları olsa da, ileriye dönük inişli çıkışlı oy oranları ile aşırı sağın siyasi ayağı olarak parlamenter sistem içinde kalacaktır. Özellikle Doğu Alman eyaletleri için her zaman iktidar ortağı olarak kendisini sunacaktır. Bazı CDU’lu politikacıların olaya çok uzak olmadığını düşünürsek, tüm tepkilerimize rağmen önümüzdeki dönemde bu duruma hazırlıklı olunması gerektiğini düşünüyorum. Diğer alanda oylarını istikrarlı olarak artıran ve sanıldığının üstünde tutucu seçmenler için de bir çekim merkezi haline gelen Yeşiller, geçmişte CDU ve SPD’nin köklü yapısını ortadan kaldıracaktır. Artık, Yeşiller olmadan koalisyonların olmayacağı bir döneme giriyoruz. CDU biraz da Korona nedeniyle tarihi çöküşünü erteledi gibi görünüyor. Seçimden kısa bir süre önce ortaya çıkan maske skandalı, daha önce oylarını mektupla kullananları fazla etkilemese de, pazar günü sandığa giden Hristiyan Demokratlar oylarını Baden-Württemberg’te Yeşiller’e, Rheinland-Pfalz’ta SPD’ye verdiler. Ya da sandığa gitmediler.”
Genel seçimlere tam 6 ay kaldı. Korona salgını sürecinde Almanya’yı ve bizleri bu süper seçim yılında nelerin beklediğini, hep beraber göreceğiz.
İlk yorum yapan olun