HDF Ölümünün 28. Yılında Gazeteci Uğur Mumcu’yu Andı
“Uğur Mumcu bizim görmediğimiz şeyleri gördü. Çok daha kapsamlı düşünüyordu”
Mümtaz Ergün /DieGazete.de
HDF – Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu – Avrupa 28 Yıl önce bombalı hain bir saldırı sonucu öldürülen soruşturmacı gazeteci, yazar Uğur Mumcu’yu andı. Korona salgını nedeniyle Video-Konferans yöntemiyle düzenlenen anmaya Türkiye’den Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarları ünlü şair Ataol Behramoğlu ve soruşturmacı gazeteci Barış Terkoğlu konuşmacı olarak katıldı.
Çok samimi bir atmosferde geçen konferansta ilk sözü alan Ataol Behramoğlu Uğur Mumcu‘yu yakından tanıdığını, aynı kuşaktan olduklarını, hatta bir ara avukatı da olduğunu da kaydederek, 60’lı yıllarda anti-emperyalist, antifaşist öğrenci hareketinde birlikte mücadele ettiklerini belirtti. Kendisinin o zamanlar Türkiye İşçi Partisi Gençlik Kolları üyesi olduğunu, anti-emperyalist, sosyalist gençler olarak çok sık bir araya geldiklerine, bir arada eğlendiklerine, tüm etkinliklerde yer aldıklarına dikkati çeken Behramoglu; “Ancak zaman geçtikçe Uğur Mumcu’nun bizim o yıllarda tam olarak göremediğimiz şeyleri gördüğünü anlıyorum. Daha kapsamlı düşünüyordu“ dedi.
Ünlü Şair, kendisinin her zaman aydınlanmadan yana, bilimsel sosyalist ve Atatürkçü olduğunu kaydederek, “O yıllarda bizler Türkiye’de laikliğin, Atatürkçülüğün tehlikeye düşebileceğini, yani bugünkü durumlara gelinebileceğini hiç düşünemezdik. Biz bu tehlikenin tamamen ortadan kalkmış olduğuna inanırdık. Küçümserdik açıkçası“ dedi. Uğur Mumcu’nun ise farklı olarak, siyasi iktidarın Türkiye’yi bugünkü noktaya getirebileceğini, bugünkü AKP gibi bir iktidarın gelebileceğini sezdiğini, bu nedenle kurcaladığının ve üzerine gittiğinin altını çizdi. Uğur Mumcu‘nun silah ticaretçilerinin, mafya babalarının siyasetle ilişkilerini, tarikatların, dini kuruluşların yurtdışından nasıl destek aldıklarını korkusuzca, cesurca araştırarak, mahkeme dosyalarını inceleyerek ortaya çıkardığını vurguladı. O nedenle de Uğur Mumcu‘nun sadece bir kesimin değil tarikatçıların, kanunsuz işler yapan karanlık güç ve odakların hedefi haline geldiğine dikkati çekti.
Soruşturmacı gazeteci Barış Terkoğlu ise sözlerine İlhan Selçuk’un derlediği, ulusal kurtuluş yıllarını konu alan belgesel Yüzbaşı Selahattin’in Romanından “Aydın bir kişi, bir muharebenin başarısı için değil, bir inancın, bir fikrin tohumunu atmak için ölür” alıntısıyla başladı. Aydın insan ve gazeteci cinayetlerinin bir beden cinayeti olmadığını, bir fikir cinayeti olduğunu belirterek, “Onu öldürerek, fikirlerini de öldürebilecelerini sandılar. Uğur Mumcu’yu yaşatacaksak her şeyden önce, onun fikirlerini yaşatmak zorundayız” şeklinde konuştu. Bu değerlendirmenin Ahmet Taner Kışlalı, Hirant Dink ve diğer öldürülen gazeteci ve bilim insanları içinde geçerli olduğunu ifade eden Terkoğlu, onun karanlıkta yolunu arayan gazetecilere ‘Kutup Yıldızı’ gibi yol gösterdiğini dile getirdi. Mumcu‘nun gazeteciliğini tarikat ve mafya işbirliğinin, siyaset ve ekonomi ile birlikte yaptığı toplumsal yıkıntıları, yolsuzlukları açıklığa çıkarmak, deşifre etmek üzere kurduğunu vurgulayan Barış Terkoğlu; “12 Mart faşizminin kendisini piyade er olarak askerlik yaptırmasına karşın sakıncalı piyade eserini yazdı. Rabia’yı yazarak, tarikat ve cemaat yapılanmasının nasıl dış destekli olduğunu, yine hayali ihracat ve yolsuzlukları belgeleriyle ortaya çıkardı” şeklinde konuştu. Mumcu’nun çok iyi bir soruşturmacı gazeteci olduğuna da işaret eden Terkoğlu, gazeteci Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’nın yargılanmasında, tıkanan İtalyan mahkemesinin daveti üzerine tanık olarak İtalya ya gittiğini, Almanya’da Metin Kaplan gibi oluşumların emperyalist devletler tarafından nasıl desteklediğini gözler önüne sergilediğini de dile getirdi.
Daha sonra geçilen soru cevap bölümünde ise daha çok, bugünkü iktidardan kurtulabilmek için nasıl bir çalışma yapılmalı? Karanlık cinayetlerin arkasında kimler var? konuları üzerine yoğunlaştı.
Soruya yanıt veren gazeteci Ataol Behramoğlu, öncelikle sadece solun değil, solun dışındaki yurtsever kesimlerin, aydınlanmadan yana olanların kendi planlarını arka plana iterek, ortak noktalarda ve hedeflerde birleşmesi gerektiğini savundu. Türkiye’de böyle çalışmalar yapıldığını, yoksa durumun çok daha kötü olabileceğini ifade eden Behramoğlu, Solun kendisi dışındaki kesimlere ulaşmasının önemine dikkat çekti. HDP’nin de Türkiye gerçeğine çekilerek bu ittifakta olması gerektiğini vurgulayan tanınmış şair, diğer taraftan İYİ Parti’nin de katı tutumunu yumuşatması gerektiğini dile getirdi.
HDF Başkanı Necip Şahin’de konuşmasında, bu sene göçün 60. Yılının kutlanacağını, bu süreçte 1977 yılında kurulan HDF’in 44 yıldır ırkçılığa, anti demokratik uygulamalara, ayrımcılığa ve cinsiyet ayrımına karşı, demokrasi, barış ve eşit haklar için hem Avrupa’da hem Türkiye’de mücadele ettiğini vurguladı. Şahin, Uğur Mumcu’nun HDF onursal üyesi olduğunun altını çizerek, HDF‘in onun ölümünden beri, her sene çeşitli kentlerde, anma etkinlikleri düzenlediğine işaret etti. Türkiye’de siyasi mücadelede en çok can verenlerin gazeteciler olduğunu belirten HDF Başkanı, katledilen diğer bilim insanları ve gazeteciler Muammer Aksoy, Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun ve diğerlerini bu vesile ile sevgi ve saygıyla anıyoruz” dedi.
Şair Behramoglu’nun içlerinde “Ne çok hain” şiirinin de yer aldığı bir kaç şiir okuduğu gecede, sanatçı Sıddık Doğan‘ da sazıyla konferansa renk kattı. Konferansı HDF Başkan Yardımcısı Necip Bakır yönetti.
Güzel bir yazı, arkadaşlarımla paylaştım.