Münir Bağrıaçık / DieGazete.de
Avrupa Türk Gazeteciler Birliği ATGB’nin Berlinli üyelerinin 27. toplantısının gündemi genel kurul ve Belçika’da yaşayan gazeteci, yazar, mizahçı, yönetmen Erdinç Utku oldu. Bu arada Berlin’in tanınmış simalarından, Berlin Türk Cemaati ve Türk Alman İşverenler Birliği TDU eski başkanlarından köşe yazarı Hüsnü Özkanlı da ilk kez toplantıya katıldı ve ATGB’nin en yeni üyesi olmak için üyelik başvuru formunu imzaladı. Sosyal Medya’nın tanınmış fotoğrafçılarından Leyla Dirim de Belçika’dan gelen konuğu dinlemek için toplantıya gelenler arasındaydı.
Toplantının selamlama konuşmasını yapan ATGB Berlin Temsilcisi Ali Yıldırım, ATGB ailesine katılan Özkanlı’ya ve konuklara dernek ve çalışmalarını anlattıktan sonra, Kasım ayına ertelenen ATGB Genel kurulu, tüzük değişikliği ve diğer gelişmeler hakkında üyelere bilgi verdi. İkinci kez ertelenen ATGB Genel Kurulu’nun en önemli konusunun tüzük değişikliği olduğunu belirten Ali Yıldırım “Tüzük değişikliği için dört sayfa 23 maddelik önerimiz var. Ancak tüzük maddelerini değiştirebilmemiz için 240 üye tam sayısının %66,7’sinin oyunu almak gerekiyor, bu da şu anda yaklaşık 160 üyenin onay vermesi demek, son senelerde yapılan genel kurullardaki katılım sayısına bakarsak bu kadar üyeyi toplamak imkansız gibi gözüküyor!” dedi. ATGB Berlin’in basın müzesi çalışmalarına da değinen Ali Yıldırım, “Sosyal Demokrat Parti SPD’nin bir göç müzesi çalışması var. Bu konuda işbirliği yapılabilir” şeklinde konuştu.
Türk Alman İşverenler Birliği Berlin-Brandenburg TDU’nun göçün 60. yılı hakkında bir kitap çıkarmak istediğini yineleyen Mümtaz Ergün üyelerden fotoğraf konusunda destek isterken, deneyimli gazeteci Mesut Yeter de, göçün 60. yılının önemine dikkat çekti ve gerek Almanya’daki Türk medyasının, gerekse Almanyalı Türklerin bu konuda çabalarının yetersizliğine dikkat çekti.
Toplantının ikinci bölümünde söz alan Belçika’da yaşayan gazeteci, yazar, mizahçı, yönetmen Erdinç Utku son zamanlarda en çok okunanlar listesinde yer alan “Eyvah Zayıflıyorum!” kitabından bölümler okudu. Türk toplumunun hayatının yarısında yemek için, diğer yarısında da kilo vermek için uğraştığını, en çok satan kitapların yemek tarifi ve diyet kitapları olduğunu belirten Erdinç Utku, hayatı, kendini, yemek yemeyi, diyeti “ti”ye alan mizahi anlatımıyla bazen güldürdü, bazen de düşündürdü.
Konuşma öncesinde de gazeteci ve karikatürist Hayati Boyacıoğlu’nun Erdinç Utku’ya çizdiği Utku karikatürünü hediye etmesi mizaha duygu dolu anlar kattı. Erdinç Utku toplantı sonrasında da meslektaşlarına kitaplarını imzaladı.
İnsanların kilo vermek adına, hayatın ve doğanın dışında kalarak koşu bantlarında nasıl öldüklerini dile getiren Erdinç Utku, “Mahkumları meşgul etmek veya işkence yapmak için koşu bantları icat edildi. O nedenle de doğada yürümek varken, insanları kapalı bir mekanda koşu bantlarına mahkum kılıyorlar. İnsanı, insan gibi gören yok. Zayıflama sektörünün bu günkü pazarı 279 Milyar Dolar. Ben Ti-yet diyorum ve diyetle dalga geçiyorum. Tüm insanlara sesleniyorum Erdinç kilo verdiyse, herkes verir. Benim formülüm porsiyon ve yürümek. Korona zamanı evdeki basit eşyalarla 10 dakikalık hareketlerin bile önemli olduğunu gördüm” şeklinde konuştu.
Kendisini Ti-Yet yapmadan önce Oturan Boğa’ya benzeten ve doktorunun “Risk grubundasın” sözleriyle elli günde nasıl 17 kilo verdiğini nükteli bir dille anlatan Erdinç Utku süreci şöyle anlattı: “Elime patatesi alıp, sosyal medyada interaktif bir şekilde kendimle alay ettim. Hedef 100 günde 10 kiloydu. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde başladım. Amacım 5 Eylül’deki doğum günümde kendime bir armağan vermekti. Allah yürü ya kulum dedi. Stresten uzaklaşmak için yürümeye başladım. Zira stres daha çok kilo aldırıyor. Kilo vermenin bin bir yolu var. Vücudumuzu iyi tanımak lazım. Hep Allah’ın en güzel projesi benim diye düşündüm. Hedeflerimi bir Excel tablosuna koydum. Elli günde 10, yüz günde 17 kilo verdim ve bir daha almadım. Milletin gözü önünde adeta eridim.”
Kendisi için, insanların hayatına dokunmak için, mizahi bir duruşun önemli olduğunu ifade eden Erdinç Utku mizah ve zayıflama konusunda hayata bakışını da şu sözlerle dile getirdi: “İlk olarak zayıflama sektörünü sömürü olarak görüp bunu mizahla anlatmak istedim. İkinci olarak da, rahmetli Erol Günaydın ustanın yanında bulunmanın avantajıyla meddah gibi hayata baktım. Kendi kurguladığım esprilerim ile kendimle bile dalga geçmeye başladım. Bence mizah giren hayatlardan, kötülük çıkar gider. Bunu da kitaplaştırdım. Matruşka benzeri bir kitap oldu. Amacım insanları güldürüp, onlara kahkaha attırmak. Zira günde dolu dolu 10 kahkaha atarsan, yılda 2 kilo veriyorsun. Maalesef bizde işkenceye varan bir ikram kültürü var. Ben her şeyi yedim. Ama ölçülü ve tadımlık oldu. Ardından da yürüdüm. İşin sırrı 2 bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi. Yersen kilo alırsın, yemezsen verirsin. Bilal’e anlatır gibi kitabımda bunu anlatıyorum. 1992 yılından beri Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışıyorum. Kitabımın çıkması da Cumhuriyet Yayınları’ndan oldu. Kitabımda güle güle diyet ve zayıflatan aforizmalar bulunuyor.”
Gazetecilik, yazarlık, tiyatro yönetmenliğini zengin bir eşle evli olmaya, yaptığı mizahı da metrese benzeten Erdinç Utku, bundan sonraki projeler için de şöyle konuştu: “Zor anlarda mizah hep yanımda. Ben politik bir mizahçıyım. Tabii ki mizahımın kaynağı Türkiye ve Türkiye siyaseti. Brüksel çizgi romanın başkenti. Orada Brüksel’de bunu ‘akıntıya yürek çekmek’ diye niteliyorum. 2022’ye herkesin gülerek girmesini diliyorum. 1 Nisan’da Brüksel’de Nasrettin Hoca eylemi yapıyorum. Binfikir diye içinde mizah da olan bir gazetemiz vardı. Belçika gündemine odaklandı. Herkese hitap ediyorduk. Birilerinin ortamı germesi ve bizim de yorulmamız nedeniyle artık internet ortamında Türkçe, Fransızca, Flamanca yayınlarına devam ediyor, BinFikir.be. Önümüzdeki zamanlarda da ‘Yüksek Yerilim Hattı Afroizmalarını’ yayın hayatına hazırlayacağım.”
Fotoğraflar: Münir Bağrıaçık, Mehmet Dedeoğlu / DedePress ve AYPA.TV
Kaleminize parmaklarınıza sağlık değerli Meslektaşlarım…