İDOL KADIN SEVİM ETİ

Tuğba Harikalar Diyarında 5

Tuğba Yazıcı / DieGazete.de / Miami

Bir seri yazmak istiyorum. İkon yada idol kadınlar hakkında. Yaptıkları işler, ilham verdikleri alanlar ve onların yolundan gitmek isteyenleri aydınlatmak adına.. İsterseniz önce “İdol” ü tanımlayalım; hayran olunan, her hareketi takip edilen, ilham verici kişi veya şeyler diyebiliriz. Dünyada ki birçok idol kadına örnek olarak; Coco Chanel, Grace Kelly, Auydrey Hepburn, Prenses Diana ve stil ikonu olarak da Jacklyn Kennedy’i örnek verebiliriz. Tabi ki daha birçok kadın var. Ama benim ilk aklıma gelenler bu ikon kadınlar.. Türk kadınları arasında da farklı alanlarda idol kadınlar var. Betül Mardin, Türkan Saylan örnek alınası örneklerden. Ayrıca bir stil ikonu olarak Ceylan Atınç benim favori idol kadınımdır.

Bugün size Türkiye’nin sayılı değerlerinden ve en eski sanat tarihçilerinden, Sevim Eti’yi tanıtmak istiyorum. Sevim Eti’yi ilk tanıdığımda, çiçeği burnunda bir sanatçı idim. İlk sergime (karma sergi) hazırlanıyordum. Söylememe gerek yok, tabi ki çok heyecanlıydım. Çünkü resimlerim ilk defa dış dünyayla buluşuyordu. Ulaşabildiğim herkese ulaşmaya çalışıyor, sergime davet ediyordum. Her bir detaya çok önem vermiştim. O ilk davetiyem için, TY ( Tuğba Yazıcı’nın baş harfleri) olarak bir mühür bastırdım. Kocaman zarflarda, kocaman kıpkırmızı bir mühür ile damgalanmış olarak davetiyelerimi kimini elden, kimini özel kurye ile dağıttım.. İlk izlenimde, iddialı olduğumu düşündürmüş olmalıydım. İddia aslında benim artık kabuğumu kırmamdan ileri geliyordu. Başka bir şey değil!  Her bir yorum benim için çok çok önemliydi. Hiç tanımadığım Hıncal Uluç’a bile davetiyeler gönderdim. Harika asistanı ile bir sanat gezisinde tanışmıştık. Rahmetli çini sanatçısı Sıtkı Olçar’ın her sene düzenlediği Kütahya Frigya vadisinde düzenlediği iki gün süren, çadır partisinde tanışmıştık. Rahmetli çini sanatçısı Sıtkı Olçar’ı da bu arada ve düzenlediği müthiş etkinliği saygıyla anmak istiyorum. O çadır partisinde kimler olmazdı ki; Rahmi Koç’tan tutun da, Büyükelçi Ahmet Bigalı ve değerli eşine kadar birçok tanıdık sima ile bizzat çadırların etrafında mangal yapmıştık, iki sene üst üste.

Neyse, konumuza devam edersek; anlayacağınız sanatçı olarak görülmek istediğim günlerdi. Sanat anlamında bir civciv gibi yumurtamı kırmıştım. Sevgili Sevim Eti, Türkiye’nin en eski  sanat tarihçilerinden biridir, sayısız kitap yazmıştır. Tanık olduğu olaylar, sanat platformu ve sanatçıları, adeta bir Türkiye sanat belgeseli niteliğindedir. 1960’lı yılların, Dünya ve Akşam Gazetelerinde yazdığı onlarca makale ve o yıllarda ülkemizde pek de bilinmeyen, Çağdaş Sanat konusunda verdiği konferanslar ve “Çağdaş Sanat” isimli kitabı ile çağımız Türk Sanatına katkısı inkar edilemez. Kabaağaçlızade Mehmed Şakir Paşa’nın kızı, II. Abdülhamit devrinin sadrazamlarından Cevat Paşa’nın yeğeni ve Halikarnas Balıkçısı’nın kız kardeşi olan Fahr Nisa Zeyd ile Maçka’da ki anılarını anlattığında bambaşka bir dünyaya gitmiştim. Nitekim ben Sevim Eti ile tanışmadan evvel onun hakkında ufak tefek bir şeyler biliyordum. Fakat yazılanlar, kimi zaman duygusuz bir makale niteliğindeydi. Bu yüzden, bir insanı tanımlamaya yetmez.

Artık aramızda olmayan, benim çok anlam yüklediğim ve bana çok değer veren harika bir kadın, Sevim hanım ile tanıştırdı beni. Toskana’da üzüm bağlarına bakan (Mekan semboldür, mahremiyet açısından sembol kullandım) muhteşem evine, sabah kahvesine davetli olarak gittik. O harika ferforje bahçe kapısından içeri girdiğimde, gördüğüm villanın görkemli mimarisi, İtalya’nın antik Ocra sarısı renklerinin aksine, kapı söveleri cam, geometrik planlı beyaz yapı bana, Como gölü kıyısındaki villaları anımsatmıştı. Modern peyzaj örneği olan bahçenin, Podima’larla dekore edilmiş taşlarında yürüyüp, kapıya ulaşmışken içeriden gelen uzun boylu olduğu anlaşılan heybetli, zayıf, adeta heykel görünümlü son derece zarif bir kadın bizi karşıladı. Pardon! Bahçıvanın bizi kapıya kadar eşlik ettiğini söylemeyi unuttum. Gülümseyen yüzü ama mesafeli zarif duruşuyla, bizi içeriye davet eden Sevim hanım ile bir sabah kahvesi ile başlayan dostluğumuz bugünlere kadar devam etti. Her ne kadar araya son yıllarda, mesafeler de girse, kalplerimizde özel bir yerimiz olduğu muhakkak. O beni tanıdıkça çılgın buldu, ben ona baktıkça ve dinledikçe, onu daha çılgın buldum. Belki de bir aynaya bakıyorduk ikimiz de.

Neydi sevgili Sevim Eti’yi bu kadar özel ve ikon bir karakter yapan diye sorarsanız, tek cümleyle; Hayatı dolu dolu yaşaması ve bunu yüksek sesle yapması olduğunu söylerdim. Mesleğinde ki başarıları ve bunu yazdığı onlarca sanat kitaplarının yanı sıra, öğrencileri olma şerefine ulaşmış kişilerin fısıltı ile bana söylediği “Sevim hanım! Sevim hanım 1960’lı yıllarda üniversite de, sanat tarihi dersime girmişti ve gerçek bir efsaneydi. Herkes, o daha yaklaşırken, hazır ola geçer ve bir efsanenin ağzından sanat tarihi dinlerdi.” olmuştu. İşin ilginci, Sevim hanım öğrencisinden, aradaki yaş farkına rağmen, çok daha genç ve dinamik görünüyordu. Bir kadın olarak, sadece bu bile ekstra hayranlık duyulacak bir özelliktir.

Neyse o güne dönelim; Salonun duvarlarında eşi Erol Eti’nin camalı ve yağlı boya resimleri, kendisinin de birkaç suluboya resmi asılıydı. Yıllar önce suluboya resimleriyle sergi açtığını öğrendim. Niye bıraktığını sorunca “Bir yandan eleştiri yazıları yazarken, eleştirilecek düzeyde resimlerimle sergiler açmanın yanlış olduğunu düşündüm” dedi. “Ama zaman bulduğumda gene çalışıyorum” diye ekledi. Tok ve kendine güvenen sesi, şıklığı, bilgi ve tecrübe ile dolu eğlenceli sohbeti ve zeki gözleri ile beni arada baştan aşağı süzdüğünü de hissediyordum doğrusu. Ama fark etmemiş gibi yapıp, sohbetimizin temposunu hiç düşürmedik. Ve Sevim Eti sergime geldi, Marmara Üniversitesi dekanlığından, TBMM sanat danışmanlığı yapmış, yine Yeditepe Üniversitesi resim bölümü başkanlığı yapan, sanat dünyasının hayranlık ve saygı ile tanıdığı harika eşi Erol Eti ile birlikte… İnanılmaz mutlu olmuştum.

Sonrasında dostluğumuz artarak devam etti. Bahçelerimizde yenilen muhteşem yemekler ve harika sanat dolu sohbetler eşliğinde katlanarak arttı. Farklı dostluklarda eklendi cemiyet hayatından, adrenalin hiç düşmedi, şen kahkahalar eşliğinde devam etti. Birçok sergide birbirimizi de ayrıca ziyaret ettik. Örneğin Büyükada Anadolu Kulübü’ndeki Erol Eti’nin bir sergisine gitmiştim ve onun  cam üzerine sır tekniği ile yapılmış eserleri muhteşemdi. Tekniği anlatmamı isteseniz de anlatamam, adı üzerinde “SIR”.

Konumuz “İkon kadınlar” olduğu için, yazıma Sevim hanım ile devam edeceğim.. Bir gün Sevim hanım ile Anadolu Kavağı’na, kadın kadına balık yemeye gittik. Bugün bile hala o denizin kokusunu, balığın lezzetini ve Sevim hanımın muhteşem anılarla dolu hayat, sanat ve mücadeleler ile dolu hikayesini özlemle hatırlarım. Harika bir gün geçirdik. Bunu bütün insanlık bilmeli! Güçlü bir kadın nasıl olunur bilmeli! Mücadele nasıl edilir öğrenmeli!

Kimsenin hayatı dört dörtlük değil! Topraktan geldik, toprağa gidiyoruz. Çamurlaşmadan veya kurumadan hamuru ideal kıvamda yoğurup bir heykel, bir sanat eseri yaratmaktır hayat! Tabii bu bir sanatçı yorumu.. İşte Sevim Eti bu yüzden bir ikondu. Yaşanılan her türlü mücadeleye rağmen, ne bozulmuş, ne çamurlaşmış, ne de kurumuştu. Her zaman hayat doluydu. Ne yaşarsa yaşasın! İnsanların örnek alması gereken bir başka mevzu da, gençliğin, yaşla da ilgisi yoktu. Ona baktığınız da, yaş düşünmezsiniz hiçbir zaman. O muhteşem sohbetin tadını çıkartırsınız. Bir 70’lerde olduğunu tahmin ettiğim, uzun boyu ve dimdik endamıyla asalet simgesidir. Bir zamanlar “Yalan Rüzgarı” diye bir dizi vardı. Oradaki “Catherine Chancellor’ı ve muhteşem küpelerini hatırlayanlar, sözünü ettiğim “İdol Kadın” o havada bir kadındı. Sevim Eti de, hem harika bir sanat, hem de tam bir salon kadınıdır. Keza eşi Sevgili Erol Eti ‘de tam bir salon erkeğidir. Yemeklerde şarap, ama sadece bir içecek alacaksa da viskiyi tercih ederdi.. Birçok güzel anımız var, ama takdir ederseniz ki sizinle sadece yaşanılan ortamı ve içeriği paylaşabilirim.

Geçtiğimiz günlerde, sevgili Sevim hanım ile telefonda görüştük ve ona hayatımdaki değişikliklerden bahsettim. Örneğin sizin için yazı yazdığımdan, o da bana bir belgesel yazdığından, hatta bunun çekimini yaptırmayı düşündüğünden bahsetti. Çok heyecanlandım ve “İdol Kadınları” yazma fikrim oradan ortaya çıktı. Çünkü bu dünyada hiçbir şey tesadüf değil. İnsanların karşılaşmalarının bir sebebi var.  Eminim Sevgili Sevim Eti’nin belgeseli yazılacak, çekilecek ve ekranlarda seyrettiğimizde, benim ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Yazımı Stafano D’Anna’ın şu cümleleri ile noktalıyorum; “Oluşumuz kadar düşleriz, düşlediğimiz kadar sahip oluruz. Düş kurma sanatı, yani inanma ve yaratma sanatı, varlığımızı daha yüksek bir olmak ve sahip olmak seviyesine yükseltme imkanıdır. Görünen dünyada karşımızda duran zorlukları ve engelleri uyumlaştırarak daha yüksek süzene ait olaylara dönüştürme sanatıdır.”
www.tugbayazici.com.tr

24 Comments

    • Begendiginizi umuyorum Esmer hanım:) Başka birçok kişiye ışık tutacak , paylaşımlarla… Sevgilerimle…

  1. Sevim Eti’yi çok etraflı ve gerçekçi olarak anlatmışsınız.
    Ben de kendisini çok severim ve gerçek bir idoldür.

  2. Yazının konusu Sevim Eti’yi tanıma onur ve mutluluğuna erişmiş ve onu, yazar gibi idol olarak benimsemiş biri olarak, metni çoşku ile okudum.Müşterek idolümüzü başarılı bir şekilde tanıttığını, güçlü bir duygulaşlık hissettirdiğini söylemeliyim . Hep Sevim Eti gibi idollerimiz ve onları anlatacak sizin gibi kalemlerimiz ola…

  3. Merhaba,Sevim Eti ancak bu kadar güzel betimlenebilirdi..Mutlaka anlatılanlardan da fazlası vardır.Kendisini ve Erol Abiyi tanıma mutluluğuna sahibim..Kaleminize ve gören yüreğinize sağlık.

  4. Gerçekten de Türk idol kadınlarına verilebilecek en güzel örneklerden biri. Çok özel bir kadın, makalenizi zevkle okudum. Tebrik ediyorum.

  5. Çok büyük bir ilgi ile okudum. Adına hayat, ömür, yaşam ne denirse densin; nefes alıp verilen varoluş sürecinde kendine ait bir imzası olan insanlara hep hayran olmuşumdur.Hele bu şahsiyetler hemcinsim ise daha bir ilgimi çekiyor. Yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum Tuğba Hanım. Bu firsatla geçmiş doğum gününüzü de kutluyorum.

    • Sevim hanım, benim hayat yolumu çizen idolumdur. Hayat enerjim onun gibi devam ederse ne mutlu bana. Nişantaşı Kız Lisesinde öğretmenimi.sanat tarihi ve resim derslerimiz onunla harika olurdu. Okulumuzun anfisinde projeksiyon görsel anlatımlar yapardı. Yıllar sonra çocuklarımla Avrupa’daki müzeleri gezerken tanidikgelen resimleri eserin sahibi ve hikayesi ile anlatmam, onları sasirtmisti. Okul bittiğinde yolumu cizmistim Güzel Sanatlar benim için kesin karardı. Sevim hanımla TGSYO lunda tekrar karşılaştık. Her zaman derslerini keyifle izledim.Saygim ve sevgim sonsuza kadar. Ayrı sehirlerdeyiz.Zaman zaman görüşüyoruz. İnternet ortamında güzel paylaşımlar yapıyoruz. Zaman zaman kitaplarını hala okurum. Bu mükemmel insanı tanımaktan gurur duyuyorum.

  6. Çok hoş anılar ile zarif bir anlatım ,okurken çok keyif aldım.Ruhuna,kalemine sağlık.

  7. Tuğba Hanım öncelikle tebrik ederim. Yazınızda Sevim ETİ’yi çok güzel tanımlamışsınız. Sevim ETİ tanıma şansını yakaladığım ve sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi kesinlikle benimde idolümdür. Her fırsatta yaşamından kesitleri kendi anlatımıyla dinlemek muazzam keyiflidir. Eminim bir gün hayatını film olarak izleriz.

  8. Sevim Eti hocayı en yalın bir okumayla yazmışsınız. Eti hoca sadece bayanların bir idolü olarak sınırlandırmamak gerek, diye düşünüyorum. Onun yaşama coşkusu, sınırsız öngörüsü ve perfeksiyonistliği erkeklerinde örnek alması gereken bir kişiliktir. Dördüncü şiir kitabımı kendisiyle konuşurken, onun sevgiye, aşka ve mutluluğa dair sözleri beni hep mutlu ve de güçlü kılmıştır. Kendisinden en mutlu insanın sevgi insanı olduğunu öğrendim. Elinize sağlık, çok etkileyici bir anlatım…

  9. Sevim ve Erol Eti’yi onca zaman sanatın içinde olmama rağmen, ancak 2005 yılında tanıyabildim. Sohbetleri ve genç dinamik varlıklarıyla bulundukları her yerde ikisi de ikondur bence. İlerlemiş deneyimli yaşları ve duruşlarıyla benim ve bulunduğumuz sitenin de saygın iki ikonu olmuşlardır. Sevim hanımın yaşını asla görmezsiniz. Gördüğünüz, şık renkli giysileri beyaz ve kısa saçları ile bir ideal kadın figürüdür, duyduğunuz ise şen ve kendine güvenli bir tınıdaki kahkahalarıdır. Tanımış olmaktan mutluyum yaşamımın rengi oldular.

  10. Tuğba hanım, Sevim Eti’yi anlattığınız bu çok değerli yazı İçin sonsuz teşekkürler ve tebrikler.
    Şekerim Sevim hanımla ilk tanıştığımda ona büyüyünce onun gibi olmak istediğimi söylemiş ve o muhteşem kahkahasını duymuştum.Her zaman zarifliği, renkli kişiliği, bilgi birikimi, paylaşımları hayat dolu bitmeyen enerjisi, sevgisi, iyi kalpliliği, çılgınlığı ile beni büyülüyor.Her zaman idolüm oldu olmaya devam ediyor.Hayatınından bahsederken tarihden sanattan bahsederken büyülenip kalıyorum her seferinde. Onu ve sevgili eşi Erol beyi tanıdığım İçin gurur duyuyorum.iyi ki varlar ve hayatımdalar.58 yıllık aşkları da ayrıca muhteşem bir örnek..
    Bu şeker, şahane idolümüzü böylesi bir yazıyla onurlandırdığınız için size tekrar tekrar tşk.elinize ve yüreğinize sağlık..

  11. Tebrik ederim keyifle okudum,keşke Sevim hanimefendiyi sizin ve tüm çevresinde idol yapan daha fazla özelliğinden yada bir hikayesinden bahsetmiş olsaydınız..bunu eleştiri olarak değil sadece bende uyanan ilginin bilgi ile tamamlanmasını dilerdim .

    • Sevgili Aysel hanım,
      Sevim hanımı kısa bir yazı ile , ancak sizinle tanıştırabilirdim. Zira kendisini kısa bir yazı anlatmak bu kadar olabiliyor. Sevgili Sevim Eti kendi hayatını ve Türkiye tarihini bir belgesel de derlemek üzere kaleme aldı. Kendi kaleminden , birçok hikayesini okuyabileceksiniz . Umarım çok kısa bir zamanda izleyicilerin karşısına çıkacaktır. Belki Netflix’de izleriz , kim bilebilir?
      Sevgilerimle

  12. Çok başarılı bir yazı kaleminize sağlık sevgili Tuğba keyifle okudum.Sıradaki kadını da merak ediyorum.Yakın zamanda okumak umuduyla.

  13. sevgili Tuba yazıcı sizi Bu kadınlarler topluluğunda tanıdım tanımaya devam ediyorum .
    makale çok akıcı çok güzeldi. Sevim Eti ismini ilk kez duydum bu benim eksikliğim olabilir. ilgi alanımın dışında olabilir fakat o kadar güzel anlatılmış ki bende tanımak istedim .Gözümün önünde çok çok havalı çok hoş bir insan canlandı Sanat çok güzel bir şey gerçekten insanları birbirlerine yaklaştıran çoğaltan zenginleşen bir olgu.
    sizleri tanıdığım için çok mutluyum tanıdıkça seviyorum çoğalıyorum tebrik ediyorum

  14. Çok keyifle okudum ve sizin aracılığınızda harika bir kadını tanımış oldum çok tşk ler….

  15. Merhaba Tuğba hanım öyle güzel yazmışsınız ki kutlarım.Başarılı kadınları merakla bekliyorum .

  16. Çok güzel . Samimi ve sıcak anlatımSanki yanınızda gibi oldum.Sevim Eti gibi idol kadınları yazmanız bize ilham veriyor.Bize tanıttğınız içın teşekür ederim sevgili Tuğba.Sevgiler.

  17. Harika bir yazi.Bir sey kacirdim mi diye iki kere okudum.Muhtesem bir kisiligi bize tanittiniz.Cok tesekkurler.

  18. Tekrar keyifle okudum. Sevim hanımı bizlere tanıttığın için teşekkür ederim sevgili Tuğba…

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*