DieGAZETE.de 2 YAŞINDA
Münir Bağrıaçık / DieGazete.de
Zaman ne çabuk geçiyor. DieGazete.de 29 Ekim 2018’de yayın hayatına başlarken ilk yazımda “Bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin 95. yıl dönümü. Mustafa Kemal, 57 yıllık yaşamına, Türkçe dışında 7 dil, 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, koca bir ülke ve bugün 81 milyon özgür insan sığdıran bir dahi. Bunlar içinde ‘En büyük eserimdir’ dediği Cumhuriyet’in bugün kuruluş yıl dönümü. Cumhuriyet devrimleri ve kazanımlarının farkında olan herkesin bayramı kutlu olsun.”
İşte bu ifadeleri kurmuşum. Aradan koca bir iki yıl geçti. Gerek Cumhuriyetin kuruluş heyecanı, gerekse DieGazete.de’nin kaliteli fotoğraf, doğru ve dürüst, içinizde bir yerlere dokunan yazılarla ilgili heyecanı, hiç dinmeden devam ediyor. Sizden aldığımız güç ve destekle de dürüst, yalın, bir o kadar sizden haber ve fotoğraflarla sizin hayatınızın içinde olan siyasetten sosyal hayata, spordan sanata sizlerle olacağız.
Kuruluş yazımın içindeki bir bölüm de, geleneksel medyanın durumu, sosyal medya gerçeğine değinmişim ve eklemişim “Bir yarış, ya da kaosun içinde olmadan, kendi bildiği doğrultuda sizlere ulaşma çabasında olacağız.” Evet, hep kaostan beslenmeyen, yazıları dikte edilmeyen, hatta emredilmeyen, hatta birilerine yaranmak için çaba göstermeyen, mesleğini kalemini satmayan gazeteciler olduk. DieGazete.de olarak da bunu her şeyiyle kendisi üreten, yeri gelince dostlarla imece usulü çalışan, bir yayın çizgisi benimsedik.
Yazımın son paragrafında da “Gazeteciliğe neredeyse 40 yıla yakındır emek veren bizler, DieGazete.de ile haber, fotoğraf, görüntü desteğiyle, olayların ve hayatın nabzını tutmaya çalışacağız. Bu noktada en büyük desteğimiz de, bazen bilgisayar başında, bazen tablette, bazen de cep telefonlarınızda bir tık uzakta olan sizler olacaksınız. Eksiklerimiz yok mu, var elbet. Ama yola çıktık. Ve kervan yolda düzelecek. Umarız seversiniz. Dileriz, desteğinizi esirgemezsiniz. Ve bundan sonra hep birlikte oluruz…” satırları ile sizlere seslenmişim.
Gerçekten de öyle oldu. Ali Yıldırım ile birlikte çıktığımız yolda DieGazete ailesine ya da kervanına önce Depo Photos, Datça’dan Esmeri Alev Ekebaş, Berlin’den fırsat olunca Sevda Boyracı, İstanbul’dan Mine Alpan ve ismini yazmamı istemeyen bir dost katıldı. Sonra Venedik’ten, içimizden birisi Berlinli bir Anadolu kadını, Gonca Bilgiç sayfamıza “İtalya’dan mektup var” yazılarıyla heyecan, duygu ve renk kattı. Hemen yanı başında yıllarca radyo ve TV yayınlarında Berlin’in nabzını tutan Seldağ Vardal “Hikayeler devam ediyor” serisiyle duygu ve düşüncelerimize, hatta gözlerimize hükmetti. Peki Paris’ten bir sevda masalını anlatan Cihan Baktır Aydın’a ne demeli.
Evet, daha da büyüyen bir kervanız. İmece dedim de, Berlin’de de yılların eskitemediği objektif ve kalem Hüseyin İşlek ile paylaşımlarımız tam da budur. İşte bu dostlarla kendimiz ürettik ve sizlerle paylaştık. Demem o ki biz özgür, dürüst, kendi duygu ve düşüncelerini sizlerle sarıp sarmalayan bir anlayışla iki yılı geride bıraktık. Sizlerle de gerek sayfamızda, gerek sosyal medya hesaplarımızda büyümeye devam edeceğimize inanıyoruz..
Yine bir 29 Ekim. Yine Cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümünü, yine DieGazete.de’nin yayın hayatına başladığı günü yaşıyoruz. Ancak ne kutlamalar, ne yayın günümüz içimizde buruk bir anı yaşar. Bir yıl önce Çin’de ortaya çıkan ve Mart ayından bu yana, hepimizin hayatını derinden etkileyen ve bu satırlar yazıldığı anda 44 milyon 220 bin dünya insanını etkileyen, bir milyon 200 bine yakın can alan Korona yüzünden içimiz buruktur. Toplumsal hafıza, değer yargıları, alışkanlıklar, sosyal hayat etkilenmeye devam ediyor. Biz yine de yılmadan yola devam diyoruz. Bundan sonra da ilgi ve destek sizden, hayatı sizlerle paylaşmak da bizden olsun. Bu arada Hüseyin İşlek’in dün sosyal medyada paylaştığı Can Yücel şiiri de, hepimizin olsun:
Yaşasın Cumhuriyet
Gölköy adında bir yer varmış Gelibolu’da
Televizyonda gösterdiler geçen gün.
Gelenek edinmiş köy halkı,
“Ben kendimi bildim bileli bu böyledir”
Diyor muhtar:
29 Ekim’de toptan sünnet ederlermiş çocuklarını…
Derken ekranda entarili bir çocuk belirdi
Kirvesi tutmuş kolundan
Yatırdılar bir kamp yatağına,
Ardından sünnetçi olacak zat boy gösterdi
Elinde bıçağıyla,
Çocuk kaldırdı başını, bağırdı:
“Yaşasın Cumhuriyet” diye
Bunun üzerine de ekran karardı
Korkarım bu, sade Gölköylülerin değil, umumumuzun
Sade küçüklerin değil, büyüklerimizin de
Düştüğü bir tarihsel yanılgı
Çünkü sünnet değil, farzdır Cumhuriyet.
Can Yücel
İlk yorum yapan olun