OLDU DA BİTTİ MAŞALLAH

Münir Bağrıaçık / DieGazete.de

Sonunda ikinci BioNTech aşımı da oldum. İlkine göre biraz daha halsizlik dışında, bir sorun yaşamadım. Biraz kendimi dinledim. Biraz neler hissettiğimi düşündüm. Ama içsel bir rahatlama, biraz güven hisleriyle 14 günlük antikor oluşumunu beklemeye başladım. Dedim ya biraz halsizlik yaşadım. O nedenle dün yazamadım.
Dün randevu saatinde Dr. İsmail Tuncay’ın muayenehanesindeydim. Ama tatil nedeniyle kendilerine henüz aşının ulaşmadığı bilgisi, kibar bir dille bana ve diğer bekleyenlere iletildi. Bildirilen saatte tekrar gittiğimde, benim gibi heyecanla bekleyenleri gördüm. Sırayla hepimiz içeri alındık. Sonunda ben de tekrar doktor karşısındaydım. Özenle yapılan hazırlıkların içinde kolumu sıvadım ve iğneyi oldum.

Doktorum 10 dakika dışarda beklememi ve dinlenmemi söyledi. Ardından da aşı oldum diye düşünüp rahat davranmamam ve koruna tedbirlerine dikkat etmem konusunda uyardı. Bir de, olası bir ağrıda bir ağrı kesici almamı tavsiye etti. Ardından da aşı karnemi imzalayıp verdi. Ben de aşı kartımla, “Oldu da bitti maşallah” diyerek poz verdim.


Artık açılırsa restorana, alışverişe testsiz gidebilecektim. Bir kafede de dostlarımla buluşup, bir fincan kahvenin kırk yıllık hatırı olur düşüncesiyle, kahvemi yudumlayabilecektim. Bizlere bile şimdilik test zorunluluğu gibi garip bir uygulama olsa da, memlekete gidecek ve yok 48, yok 72 saat hesabı yapmayacaktım. Aşı karnem buraya dönüşte geçerli, ama ülkeme gitmek istersem ne gariptir ki bir anlam ifade etmiyor. Hala 72saat öncesinde test olmak zorundayım diye aklımdan geçirdim. Sonra başka şeylerle uğraşanların buralarda bizi düşünmediği aklıma takıldı.

Gerçekten zorlu bir 15 ay geçti hayatımızın içinden. Birçok dedikodu, onlarca komplo teorisi, milyonlarca vaka ve can kaybı falan filanı düşündüm bir zaman. Hayatın bize dayattığı koşullar içinde, kendi çözümümü, aşı olarak bulmuştum. Kafamda uçuşan tüm bu düşüncelerin eşliğinde evime gelip tembelliğin keyfini çıkardım.

Dilerim bu bin yılımızın en büyük felaketini de, en azından bizler atlatmış oluruz. Buradan sakın aşı propagandası yaptığımı aklınıza getirmeyin. Aşı olmayıp kendini korumayı başaranlara da inanıyorum.

Ama son zamanlarda çevremde, o kadar çok can kaybı oldu ki sürü bağışıklığına daha çok zaman olduğunu düşünüyorum. Madalyonun diğer yüzü içinde Münir sen de sürü bağışıklığına inanmayıp, sürüye katıldın diyenleri de duyar gibiyim. Ama size önerim bu konuda da, içinizdeki sese kulak verin. O ne diyorsa onu yapın..

Bu arada yetkililer ne yapıyor dersiniz. Geçtiğimiz yıl Almanya da ikinci dalganın olmasından Türkiye ve Balkanlara gidenleri sorumlu tutan Alman Sağlık Bakanı Jens Spahn kendi başarısızlıklarına kılıf buluyordu. Spahn geçen sene Almanya’da korona virüsün tekrar hızla yayılmasından Türk ve Balkan göçmeni vatandaşları sorumlu tutması politik bir manevra. Bakan Spahn daha da ileri giderek bu sene aynı hatayı yapmamaları gerektiğini belirtip, “Bu yaz tatilinde buna engel olmalıyız” diye kolaycılığa kaçıyordu.. Oysa kendisi gibi bir siyasinin kızı risk bölgesinde, hiçbir kurala uymadan tatil yaptığını sosyal medyadan paylaşıyordu. O siyasi de “Herkesin tatil hakkı var” deyip olayı geçiştiriyordu. Gerçekten de Sphan bizim aklımızla mı oynuyor, yoksa kendini giderayak bir yerlere mi konumlandırıyor varın siz karar verin.

Ama Spahn, bu amaçla Türkiye gibi ülkelerle bir an önce oturup, bir anlaşma yapmak istediklerini belirtip, bu yıl da test ve karantina mecburiyetinin süreceğini söyledi. Aklıma pembe, sonra mavi olan kart uygulaması geldi. Ardından da bir Türk atasözü. Onu da siz bildiğiniz gibi değerlendirin artık. Diğer yandan da bizimle ilgili bu gelişmeler olurken, Venezuela’ya maske ve hijyen yardımı yapanlarla ilgili deli sorular aklıma takılmadı değil hani.

Bir de bu aşı savaşları aklıma düştü. Hatta hani şu bizim gülüp geçtiğimiz Trump’dan başladım..

En son Fransa’da sağlık ve bilim alanlarında paylaşım yapan sosyal medya fenomenleri BioNtech’in korona virüs aşısını karalamaları için para aldıkları haberi ile düşünceler arasında gezindim. Oysa ben iki Türk bilim insanının olağanüstü çabası ve Alman teknolojisine olan güvenip BioNtech aşı oldum diye huzurla uyuyup, ertesi güne kuş sesleriyle uyandım.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*